Canan Karatay Ekmek Konusunda Haklı mı?
Son zamanların sağlıklı beslenme trendi diyetten ekmeği çıkarmak. Biri size günlük beslenme programından bahsederken “Kesinlikle ekmek tüketmiyorum.” gibi bir cümle kuruyorsa bilin ki o kişi kilo vermeye çalışıyordur.
Sanki kilo vermenin altın anahtarlarından biri ekmeği beslenme programından uzak tutmakmışçasına ilk olarak ekmek gözden çıkarılıyor.
Ekmek tü kaka.
Ekmek göbek yağlarının sebebi.
Ekmek kilo verememenin birincil nedeni.
Garibim ekmek bütün suçlamaların sahibi. Gerekten hak ediyor diye hiç düşündünüz mü?
Eğer daha önce düşünmediyseniz ve merak ediyorsanız okumaya devam!
Ekmeğin yağ depolattırıcı olduğu söylentileri Canan Karatay ile patladı. Kendisine rafine edilmiş şekeri Türkiye’nin gündemine oturttuğundan dolayı minnettarım. Ancak ekmek konusunda halkımızı çok büyük bir yanılgının içerisine sürükledi.
Ekmek tüketiminin minimuma indirgenmesi gerektiğini hatta mümkünse sıfırlanmasının daha iyi olacağını çıktığı televizyon programlarında dile getirdi ve bu sayede birçok kişiyi etkisi altına aldı.
İnsanlar, kilo verme serüvenleri esnasında un, şeker ve tuzu hayatlarından çıkarttılar. En büyük un kaynağı ekmek baş düşman ilan edildi. Sonuç olarak herkes ekmeksiz bir yaşam benimsemeye çalıştı. Ancak gelin görün ki ekmeğin yer almadığı beslenme programlarına uzun süre devam edilemedi ve birçok kişinin zayıflama denemesi hüsranla sonuçlandı.
Her zaman söylemekten vazgeçemeyeceğim bir şey var.
En iyi zayıflama diyeti uygulanabilir ve gerçekçi olandır. Ömrümüzün sonuna kadar kısıtlı yaşayamayız öyle değil mi?
Sıfır ekmekle hayat devam eder mi?
Yapmayın arkadaşlar devam etmez. Bu coğrafyanın yeme kültürü göz önüne alındığında, günlük kişi başına düşen ekmek tüketiminin ortalama 400-500 gr civarlarında olduğu değerlendirildiğinde, siz Türkiye’de yaşan birine ekmeksiz kilo ver diyemezsiniz.
Kaldı ki bu tip bir öneride bulunmanıza hiç mi hiç gerek yok!
Gelelim bugünkü yazımın baş kahramanı olan ekmeğin açıklamasına. Ben ekmeği basitçe ikiye ayırmak istiyorum
1. Beyaz (Kötü) Ekmek
Beyaz ekmek dediğimiz arkadaşımız sevgili Canan Hocanın yasakladığı, evlerden ırak olmasını her fırsatta çığırdığı ekmek çeşidi. Kendisi ile bu konuda aynı görüşleri paylaşmaktayım.
Neden mi?
Herkesin bildiği üzere un buğdaydan elde edilir. Buğday tanesinin farklı kısımları vardır. Bu kısımlar kepek, tohum özü (rüşeym), endosperm olmak üzere üç tanedir.
Kepek, buğday tanesinin dışında bulunur ve buğdayı dış etkilerden korur. Aynı zamanda lif, vitamin ve mineral açısından oldukça zengindir.
Tohum özü, buğdayın besleyicilik bakımından en zengin kısmıdır. Yapısında bolca E vitamini, B12 vitamini hariç bütün B vitaminleri, demir, çoklu doymamış yağlar, protein ve lif bulunur.
Tohumun iç kısmı ise buğdayın ağırlığının %83’ünü oluşturan kısımdır. Çoğunlukla karbonhidrattır , aynı zamanda lif ve protein açısından oldukça fakirdir.
Eğer doğal buğday hiçbir işlem görmeden değirmende öğütülürse sonuçta elde edilecek un tam buğday unudur. Ancak günümüz un üreticileri hamurun zor yoğurulması ve ekmeğin dayanıklılık süresinin kısalması gibi sebeplerden ötürü un elde ederken yalnızca buğday tohumunun iç kısmını kullanıyorlar. Dolayısıyla beyaz ekmek hala bu kadar yaygın olarak tüketilmeye devem ediyor.
Yani sözün özü, beyaz ekmek, buğday tohumunun besleyiciliği en düşü kısmından elde ediliyor. Kan şekerini birim zaman içerisinde çok hızlı yükselttiğinden dolayı beyaz ekmek tüketenlerin tokluk hissi kısa oluyor. Kan şekerini hızlıca yükselmesi vücuttaki bir çok organı stres altında bırakarak metabolizmayı yoruyor.
Yararlılığı düşük olduğundan dolayı evet beyaz ekmeği beslenme programından çıkartmak zayıflama süreci için oldukça mantıklı bir hamle olacaktır.
Beslenme programından oldukça geniş yer kaplayan bir besin çıkartılmasını öneriyoruz. O halde bu besinin yerini doldurabilecek bir alternatif besin de önermemiz gerek ki işimizi layıkıyla yerine getirmiş olalım.
Akıllara hemen şu sorunun geldiğini duyar gibiyim;
Beyaz ekmeğin alternatifi ne olabilir?
2. Tam Buğday (İyi) Ekmeği
Beyaz ekmeğin neden tüketilmemesi gerektiğini açıklarken buğday tohumunun bölümlerinden de bahsetmiştim.
Tam buğday ekmeğinin yapıldığı tam buğday unu, tam tohumdan elde ediliyor. Yani tohumun hiç bir bölgesi çıkartılmadan herhangi bir işlem görmeden. Dolayısıyla tam buğday unundan yapılmış ekmeğin lif, vitamin ve mineral oranı beyaz ekmeğe göre çok daha fazla oluyor.
Yapılan çalışmalar, öğünlerinde tam buğday ekmeği tercih edenlerde, beyaz ekmek tercih edenlere göre kalp damar hastalıları ve tip 2 diyabet gibi kronik hastalıklara yakalanma riskinin %21 ila %30 arasında daha az olduğunu gösteriyor.
Tam buğday ekmeği tüketenlerin çağımızın bela hastalıklarına yakalanma şansının daha düşük olması tam buğday ekmeğinin lif, iyot, demir, çinko, B vitaminleri, omega 3 ve omega 6 yağ asitleri açısından zengin olmasından kaynaklanıyor.
Tam buğday ekmeği tüketmek sizi sadece hastalıklardan korumuyor aynı zamanda günlük olarak daha iyi hissetmenizi sağlıyor. Yüksek lif içeriği sayesinde kabızlığı engelliyor, tokluk süresini arttırarak kalorik bakımdan kısıtlı beslenme programlarının daha rahat geçmesini sağlıyor.
Ne yazık ki son günlerde tam buğday ve tam tahıllı ekmeklerden de düşmanmış gibi bahsediliyor. Tahılların genetiği ile oynandığı bu sebepten dolayı da beslenme programlarından kesinlikle çıkarılması gerektiği tavsiyelerinde bulunuluyor.
Ben bu tavsiyelerin asılsız ve yeni gündemler yaratma çabası olduğunu düşünüyorum.
Türkiye’de GDO kullanımı yasal olarak suç. Kullanıldığı tespit edilirse şayet çok ciddi ve caydırıcı cezaları var. Dolayısıyla tahılların genetiği değiştirilmiş yemeyin demek biraz desteksiz sallamak oluyor anlayacağınız :)
Günlük beslenme programından ekmeği çıkarttığımızı düşünelim…
Diyelim ki ekmek cidden çok zararlı ve hayatımızdan çıkarmamız gereken bir besin. Pekala diyip beslenme programımızdan çıkarttık.
Peki bizi nasıl öğünler bekliyor?
Sabahları, yumurta, peynir, zeytin, salatalık, domates ile kahvaltı yaptınız. Bütün besin gruplarını içeren güzel bir kahvaltı gibi duruyor evet. Ancak sonrasında ne olacak?
Hemen söyleyeyim; iki saat içinde tekrar acıkacaksınız ve ara öğününüze konulan besinler sizi doyurma noktasında tatmin etmeyecek.
Başka bir kahvaltı alternatifi koyalım. Gronola veya tahıllı gevrek yanında süt ile kahvaltı ettiğinizi varsayalım. Aa pardon bunu da seçeneklerden çıkarmamız gerek öyle değil mi?
Çünkü tahılların genetiğiyle oynandığından ötürü tahıl içerikli besinler sağlığımız için süper zararlı.
Bir diğer alternatif yoğurt ve meyve ile yapılan kahvaltı olabilir. Bence besleyicilik açısından oldukça güzel bir alternatif. Ancak kültürümüz ve yetiştiğimiz çevre gereği her gün bu şekilde kahvaltı yapmak ne kadar gerçekçi?
Bence her gün her gün uygulanabilecek bir tarif değil.
Yaşam sitilimizden dolayı her gün rahat rahat kahvaltı da yapamıyoruz ne yazık ki. Ekmek beslenme programından silindiği takdirde acele zamanların kurtarıcısı müthiş doyurucu küçük sandviçler de beslenme programından silinecek maalesef.
Ee o halde geriye ne kaldı dediğinizi duyar gibiyim.
Ekmek yok diye çoğu kişinin kahvaltı öğününü atlayacağının garantisini verebilirim size. Kahvaltıyı atlamayanlar da birkaç saat içinde kim bilir neler kaçıracaklar?
Bu durum diğer öğünler için de geçerli. Gün boyu doygunluk hissi sağlanmadığında kişiler bunu küçük kaçamaklarla tamamlamaya çalışıyor ve hafta sonu gelip yenilenler değerlendirmeye alındığında bu kaçamaklar kocaman bir çığa dönüşmüş oluyor.
New York Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma da bunu destekler nitelikte. Öğünlerinde ekmek tüketmeyenlerin, ana öğünlerinde optimum miktarda ekmek tüketenlere göre daha çok kalori aldığı ve daha zor zayıfladığı ortaya çıkarılmış. Bu çalışmanın dışında beslenme programında yer alan uygun miktarda ekmeğin zayıflamayı desteklediğini gösteren farklı yayınlar da mevcut.
Yani sevgili okuyucularım, diyetten ekmeği çıkardığımızda yerine koyacak eş değer başka bir besin bulamıyoruz. Ekmekten kaçmak çoğu kişiyi daha zararlı besinlere sürüklüyor ve kilo verme sürecini sekteye uğratıyor.
Ekmeği beslenme programından çıkartmayı destekleyici bilimsel bir çalışma dahi yokken neden boş yere çaba sarf edelim ki?
Son Söz
Biz Türkiye’de yaşıyoruz ve bir takım tavsiyelerde bulunurken yaşadığımız yerin gerçeklerini de göz önünde bulundurmamız gerek diye düşünüyorum. Bu toplumun yemekten en çok zevk aldığı örnek öğünleri saysak ilk üç çok yüksek ihtimalle şu şekilde olurdu;
- Karpuz, peynir, EKMEK
- Domates, peynir, EKMEK
- Menemen, EKMEK (Menemeni ekmek banarak yemek)
Bizim toplumumuzda “Ekmek ye, yüreğini tutar.” gibi anonim sözler mevcut. Biz daha neyi tartışıyoruz ki?
Tabii günde bir somun ekmek yiyin ve zayıflayın ana fikrini vermeye çalışmıyorum. Benim söylemek istediğim her öğüne bir veya iki dilim tam buğday ekmeği koymaktan zarar çıkmaz. Hem doygunluk sürenizi arttırır, hem porsiyon kontrolünü sağlayarak daha küçük tabaklarla doymanızı sağlar, hem de kalorisi büyük görüntüsü küçük kaçamaklar yapmaktan sizi alıkoyar.
Kilo vermek istediğinizde ekmeği hayatınızdan çıkartmanıza gerek yok. Miktarını düzenlediğinizde, ekmeği zayıflamanıza yardımcı demir başlardan biri olarak görebilirsiniz.
Bundan sonra ekmek de yemiyorum neden kilo veremiyorum gibi cümleler duymak istemiyorum. Anlaştık mı? :)
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,
Sevgiler,
Ebru Pelin
Yazı için teşekkürler. Fakat ben Canan Karatay ın çoğu önerisini ve tavsiyesini desteklemesem de (Ara öğün olarak hiç birşey yemeyin dolayısıyla günde 1 öğün meyveyi de sabah kahvaltıda veya akşam yemeğinde yiyin diyor fakat bildiğim kadarıyla meyveyi açken yemek daha iyi yemekle yendiğinde sindirim problemi oluyormuş.) ekmek konusunda hak veriyorum. Buğday ekmeği zararsız hatta faydalı olsa dahi onu yiyecegime öğünümde 3 ceviz 3 badem yiyorum ekmekten daha çok katkısı var vucuda. Bir de benim düşüncem sizin de dediginiz gibi bu cografyanın insanına ekmeksiz hayat çok zor geliyor hatta diyetisyenler bile kabul edemiyor ekmeksiz hayati. Kendilerine dahi zor geldiği için empati kurup ‘biz uzman olarak zorlanıyorsak halk ne yapsın’ şeklinde düşünüyorlar. Fakat bence de ekmek olmadan da olur ve çok da zor değil ekmeksiz hayat. Sadece halkımız aşırı bir alışkanlık halinde ve malum alışmış kudurmuştan beterdir :) Bunun haricinde sizin görüşünüze de saygı duyuyorum. Yazılarınızı beğeniyor ve destekliyorum , başarılarınız daim olsun.
Merhabalar,
Yorumunuz için teşekkürler. Aslında mesele kişiye özel doğru beslenme programını bulabilmek. Kimisi ekmeksiz yapamaz, beslenme düzeninde ekmek olmaması rahatsız eder. Bu gibi durumlarda kişiyi ille de ekmek yemeyeceksin diye baskılamanın manası yok. Güzelce ekmeğin besin değeri anlatılır, yerini tutabilecek diğer besin öğeleri anlatılır, kişi özgür bırakılır. Kimisi de der ki benim için ekmek vazgeçilmez değil yemek istemiyorum. Ona da tamam bu sefer kişinin gereken kompleks karbonhidratı hangi besin öğelerinden alabileceği gerektiği anlatılır ve yine özgür bırakılır. Esasında benim amacım tek bir doğru varmışçasına insanların baskılanması ve bu durum yüzünden strese girmeleri. Her zaman mutlaka kişinin durumu ve zevkleri doğrultusunda bir alternatif bulunur. Hayatı zehir etmeye gerek yok. Katkınız için tekrar teşekkürler :)
Merhaba
Yazılarınızı okudum oldukça istifade ettim. Teşekkür ederim. Ancak Canan Karatayın
Ekmek konusundaki görüşü Amerikalı bazı doktorların kitaplarındada anlatılmış.
Amerikalı bazı doktorlar tamamen buğdayı dışlıyorlar. Tabiki şeçim kişinin tercihidir. Bu baskıyla uygulanmaz. Ama buğdaysız yaşama geçen bir insan olarak iştahımın çok azaldığını ve 2 öğüne alıştığımı söyleyebilirim..
Ekmeksiz kahvaltı ederek ekmek yerine ceviz yada badem tüketerek 8 saati tok geçirebiliyorum.. geçmişi buğday bağımlısı biri olarak yoksunluk krizini 15 günde aştım. Ve artık herhangi bir buğday ürününe baskıyla değil ,hislerim ilgi duymuyor. Tahıl verilerek yapılan diyetler başarı sağlasaydı son 30 yılda obezite neden bu kadar yaygınlaştı bence bir yerde sorun var . Ekmek sınır koyulacak bir gıda değil malesef. Bir çok insan için çok zor..
Tekrardan merhabalar,
Ben de Amerika’da New York University’de (NYU) diyabet center’da çalıştım. Bu konudaki büyük otoriteleri de çok yakından takip ediyorum. Ekmekle ilgili çok çeşitli görüşler var. Ekmeksiz hayatı destekleyen bilim insanlarının, ekmeğin tamamen beslenme programından çıkması gerektiğini savunurken bulundukları iddia genetiği ile oynanmış tohumlar ile buğday üretilmesi. Bunun, insan vücudunun tanımadığı genetik kodlu tahılların vücuda alınması ile sonuçlanacağından, sindirim sisteminde olumsuz durumlara yol açabilmesinin muhtemel olduğundan bahsederek ekmeği tamamen çıkarmak istiyorlar.
Evet bu bir yaklaşım, ancak doğruluğu bilim tarafından kanıtlanamamış bir yaklaşım.
Ekmek tüketimi kontrollü olmalı bu kesin. Beyaz ekmeğin de glisemik indeksi yüksek olduğundan beslenme programında yer almaması gerek. Ancak, benim kanım illa ekmeğin çıkması lazım gibi bir zorunluluğa gerek olmadığı yönünde. Beslenme tamamen kişiseldir. Siz böyle bir beslenme programı ile mutlu olabilmiş ve hayatınızda zorlanmadan uygulayabilmişsiniz. Ama, ekmeksiz zorlanacak çok fazla insan var. Beslenme programı uygulanabilir olmalıdır. Uygulanamayacaksa dünyanın en sağlıklı listesi olsun hiçbir anlamı yok. Devam etmediği ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları oturmadığı sürece yapılan diyetlerin bir manası yok. Kişi beslenmesinden zevk almalıdır. Zorlanamamlıdır ki devam etsin. Alışkanlık gelişsin. Ekmek yemek istiyorsa da ekmek yesin hiç problem yok. Dediğim gibi sizde çalışmış olabilir. Ancak, başkalarında çalışmayabilir. Neden kilo vermek isteyen kişileri zararı kanıtlanamamış bir besini illa da beslenmeden çıkartacağız diye zorlayalım ki?
Pelin Hanım ne kadarlık bir süre çalıştınız acaba?
Amerika’da yaklaşık 1 yıl kadar çalıştım. Hali hazırda Türkiye’de de çalışmaktayım.
Hangi yıl mezun oldunuz ve hangi yıl çalıştınız? Galiba bir yanlışlık var hesabınızda…
2017 yılında mezun oldum. 2015 yılından deri de çalışıyorum. Diyetisyenlik yapmak sadece seanslarda yer alıp kilo vermeyi sağlatmak değil. İşin mutfağında, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde öğrenciyken dahi çalışmak için çeşitli imkanlar var. Ben de boş zaman geçirmek yerine öğrenciyken her zamanımı değerlendirdim. Bir süre yurt dışında da eğitim aldım, çalıştım da, mezun olmadan bu siteyi de açtım. Çelişki bunun neresinde?
yazınız çok bilgilendirici ebru hanım emegınıze saglık
Çok teşekkürler :)
Size katılıyorum.onu bunu bilmem lafı dolandıracak değilim.Bilimsel olarakta açıklamışsınız sizinle aynı dusuncedeyim. Insanlar kuruyemismi yer ne yer bilemem ama ekmeksiz yemek yenmiyor. O halde tam.bugday ekmeği ve ya kepekli un alarak börek poğaça veya ekmek kendimizde yapabiliriz
Elbette, porsiyonunu kontrol edebildiğimiz sürece hiç problem yok. Yorumunuz için çok teşekkürler!
Yaklaşık 4 aydır ekmeği we bilimum unlu mamülleri hayatımdan silip attım.. 106 kılodan 90 a kadar gerıledım we gayette ıyıyım.kan degerlerım we vucudtakı hantallığım gıttı. Suan her yere yuruyerek gıdıyorum. Ayaklarım benımle koşuyo resmen.öğünlerimi de 2 de tutuyorum. Yumurta peynır domates salatalık. Öğlen arası yok su ayran weya yoğurt..bıraz badem weya cewıziçi..aksamda yemeklerı kaşıklayıp ekmek asla kullanmıyorum.gayette saglıklıyım????????
Merhabalar,
Tabii ki ekmeksiz, unzsuz bir beslenme benimsemiş olabilirsiniz. İlla ki ekmek de yemek zorunda değilsiniz. Ancak, bu durum hala ekmeğin sağlıksız olduğunu göstermez. Yapılan büyük çalışmalar da bu yönde. Yorumunuz için teşekkürler!
Bende yeni ekmeksiz beslenmeye başladım 4. Günümdeyim evet ekmeği aramıyorum ama kabızlık sorunu olabiliyor sanırım.. Ki o kadar da sebze, balık, kuruyemiş tüketmiş olmama rağmen.. Deneme sürecindeyim en azından ekmeğe bağımlılığımı kırmak istiyorum. Çok bilgilendirici bir paylaşım oldu benim için, ben ekmeğin dışarıdan alınması yerine evde yapıldığında tüketilmesinin daha sağlıklı olacağını düşünüyorum ama tabi her zaman evde de yapamıyoruz :) demek o ki ben deneme sürecindeyim ama hayatımdan ekmeği çıkarmayı pek de düşünmüyorum. Günde 2-2.5 litre su içmeme rağmen kabızlık sorunu oluyorsa eğer ve bu böyle devam edecekse 1 haftanın sonunda kuruyemişi bırakıp 1-2 dilim ekmek yerim her öğün daha iyi :)